Çukurova'mızın ovasını alanlar!

İlçemizde üst düzey bir protokolle ARONYA bitkisinin doğum günü kutlandı. Yanlış anlaşılmasın, sözlerim aronya bitkisine değil, Üreticisine hiç değil, Kutlama komitesine olacaktır. Üreticilerimize elbette başarılar dilerim. Her zamanda yanlarında oluruz.

Protokol konuşmacıları sırayla aronya bitkisinin sağlığa olan faydalarını saymakla bitiremediler. Neden eli aronyaya değen bir üreticiye veya üretici temsilcisine söz vermediniz? Yoksa kutlamada üretici mi yoktu?  Üreticilerimizin sorunlarını duymaktan mı korktunuz? Ürettiği ürününü çöpe dökenler mi? Var.

Hazır protokolü bulmuşken üreticimizin ocağına dikilen incirin de faydalarını anlatmış olsaydınız, üreticinin değil ama tıp tarihine geçerdiniz.

Siz aronyanın faydalarını tıp kongresine sunum sunar gibi anlattınız. Bana da üreticimizin ocağına dikilen incirin verdiği tahribatı anlatmak kaldı.

Akçaabat bölgemizin Çukurova’sıydı. Ancak Çukurova’mızın ovasını alanlar,  Çukuruna da tütünümüzü, hayvancılığımızı, tarımımızı ve sebzeciliğimizi kısaca küçük ölçekli çiftçiliğimizi koyup gömdüler. İnşallah can çekişen fındığımızın başına da aynı akıbet gelmez.

Bir zamanlar ilçemizde genç kızlarımızın, genç delikanlılarımızın yuva kurabilmelerinin güvencesi tütünümüz vardı.

Devletin gözetimi ve denetimi altında üretilen tütünü yasaklayanlar alanı virjinya tütününü bıraktılar.

Üreticimizin tütün kurutma dam ve müştemilatlarını araç ve gereçlerini üreticimizin zarar hanesine yazdılar. Evet, üreticimiz devletine güvenerek bin bir zorluklar altında yaptığı bu tesislere bırakın tazminat ödemeyi açığa çıkan tütün işletme tesislerin den de zırnık koklatmadılar. Üreticimizin tazminat alabilmesi için müteahhit mi? Yoksa adı Hans, Müller, Cororge mu olması lazımdı? 

Halkımız kendi ihtiyacı olan mısırını, buğdayını, sebzesini kendi üretiyordu, ihtiyaç fazlası ile da bölgenin ihtiyaçlarını karşılıyordu.

Daha anlaşılır bir dille söyleyecek olursak, mısır ve buğday ürünlerini, tarhanasını, salçasını, soğanını, sarımsağını, fasulyesini, bulgurunu, turşusunu, yağını, sütünü, yumurtasını, fırın mısırını, zeytin ve zagudasını, uzattıkça uzatabiliriz marketlerden almıyordu kendisi üretiyordu.   

Hayvansal ürünlerimizin dünya markası olduğunu da herhalde bilirsiniz.

Geldiğimiz nokta itibarıyla, üretimden gelen gücümüzün kullanımına engeller konulmuştur. Bereket fışkıran topraklarımızın çoğu tarım arazisi olma özelliğini kaybetti. Kazmasını küreğini yakmak zorunda kalan üreticilerimizin büyük bir kısmın tarımı unuttu. Birçok üreticimiz topraklarını terk etmiştir.

Evet, sayın protokol, İlçemizin aldığı yara büyük ama sizin elinizdeki yama çok küçük. Ocağımıza incir dikenlerin aronya ile bu açığı kapatacak halleri yoktur. Keşke bu işlerin nasıl yapıldığını İstanbul, Ankara Büyük Şehir belediyelerinden öğrenmiş olsaydınız ama geç kaldınız.

Bir milleti uzun süre kandırılabilir ama ebedi kandırılamaz.

Seçim sandığını sabırla bekleyen Halkımızın beklentisi sizden alternatif ürün değil, yerelde ve genelde iş bilir alternatif yönetimlerin çıkmasıdır.

Saygılarımla...

YORUM EKLE
YORUMLAR
Sinan Kutay
Sinan Kutay - 2 yıl Önce

Onca kayba karşın, halen egemen olan sessizlik perdesini aralayıp gerçekleri işaret etmenizden dolayı kutluyorum çok.

Bekaroğlu
Bekaroğlu - 2 yıl Önce

Abiciğim herşey güzel olacak

Reis
Reis - 2 yıl Önce

Mustafa Başkanın yazısını okudum. Güzel noktalara dikkat çekmiş özellikle tütün konusuna. Keşke Hep köşe yazarlığı yapsaydı. Zira İlçe Başkanlığı dönemi sönük geçti.