Oltadaki balık Türkiye

"Biz askeri paktlarımızı kurmayı ve sağlamlaştırmayı hedef alan tedbirlere devam
etmeliyiz..OLTAYA YAKALANMIŞ BALIĞIN YEME İHTİYACI YOKTUR. Bu noktada Dışişleri Bakanlığı ile aynı fikirdeyim, genişletilmiş iktisadi yardım, -örneğin TÜRKİYE'YE- bazı hallerde düşünülenin tersi sonuçlar verebilir. Yani BAĞIMSIZLIK eğilimini artırıp, mevcut askeri paktları zayıflatabilir. Bu tip ülkelere -TÜRKİYE gibi - doğrudan doğruya iktisadi yardımda yapılabilir, ama bu bize uygun ve bağlı hükümetler iktidarda tutacak ve bize düşman muhalifleri zararsız bırakacak biçim ve miktarda olmalıdır. Bunlarla bağlantılı olarak özel sermaye yatırımlarında ayarlamak gereklidir. Hükümet, özel sermaye yatırımlarını cesaretlendirmeli ve onlardan akıllıca yararlanmasını bilmelidir. Bu yatırımlar yardımıyla birçok politik amaca ulaşılabilir. Bu tip özel sermaye yatırımları zamanla bütün gayrimeşru muhalefeti ve politikamıza karşı mukavemeti ortadan kaldırabilme veya nötralize edebilmelidir.Ayrıca bizi desteklemekte kararsız ve sallantılı olan bütün şahsi teşebbüs ve menfaat çevrelerini etkilemelidir.Aynı Zamanda ABD ile işbirliğine hazır yerli işadamlarına yardımı artırmalı ve böylece bu işadamlarının, İLGİLİ ÜLKENİN EKONOMİSİNDE kilit noktalarını ele geçirmeleri, buna dayanarak politik etkilerinin artması sağlanmalıdır."Nelson A. ROCKEFELLER'İN Başkan Eisenhower’a yazdığı mektuptan

Kennedy 1962'de;"Yardım, dünyayı denetleme yöntemlerinden biridir." derken, "ABD'ye yanda
şhükümetleri iktidarda tutmayı, uluslararası şirketlerin çıkarlarına engel olacak girişimleri önlemeyi, etki alanındaki ülkelerin kalkınma programlarını ID'nin önerileri ve IMF,Dünya Bankası yoluyla denetlemeyi, bu ülkelerin ABD'ye olan bağımlılıklarını artırmayı sürekli
kılacak bir denetim"den söz etmiştir.
Bu değerlendirmenin yerindeliği, o günden bugüne gelişen olaylarla doğrulanmıştır.Koerner'in dediği gibi, "Amerika'nın uygulamaları hiçbir gelenek, program, doktrin ya da örnek tanımaz." Koşullar ABD'nin çıkarı için neyi gerektiriyorsa o yapılır. Nasıl mı? Bu Sorunun yanıtlarından birini Dean Rusk'ın bir kongre konuşmasında bulabiliriz. Dean Rusk,"yardım görüşlerimizde ve doğrudan yapılan müzakerelerde özel yatırımın önemini belirtmesi için her zaman ve mümkün olan her yerde elçiliklerimiz aracılığıyla yetkilileri etkilemeye çalışıyoruz,"der.Gerektiğinde ülkelerin başındaki adamları, rüşvetle elde eder ve çıkarlarını onların yardımıyla savunurlar.
   Eski bir ClA ajanı Philip Agee, "ClA GÜNLÜĞÜ" ADLI itiraflarında,
Uruguay'daki "anti-komünist siyasal çalışmaların Kırsal Eylem Birliği lideri ve 1960-61'de devlet başkanı olan Benito Nordome kanalıyla sürdürülen harekât" olduğunu yazar.Görülüyor ki Devlet Başkanı'nın Elde etmişlerdir Uruguay'da. Filipinler'de Marcos, İran'da Şah Rıza Pehlevi,Vietnam'da Kao-Ki, ABD'nin çıkarlarını ülkelerinde temsil eden, koruyan Uruguay'ın kokuşmuş bir ülke haline getirilişini anlattığı anılarına göre, Philip Agee, bir hayli paralı ajanın emniyet örgütünde kullanıldığını yazar.
   Başta Emniyet Müdürü Albay Rodrigez gelir. Agee der ki:"Merkezin emniyet örgütü içindeki çeşitli görevlilerle ilişki kurması Emniyet Müdürü
için sır değildir; bunlar 'resmi' bağlantı çalışmaları olarak tanımlanır. Öte yandan merkez, terfi
ettirilerek şimdi Soruşturma Dairesinde dördüncü ya da beşinci derecede bir göreve atanan
eski Haber alma ve Bağlantı Dairesi Müdürüyle gizli ilişki kurmuştur.
   Müfettiş Antonio Piri/Costagnct, emniyet örgütü içinde merkezin paralı ajanıdır ve üstlerinin bilmemesi gereken işleri çekinmeden yerine getirir. Emniyet Müdürü'yle öteki polis yetkililerinin bilmemesi gereken duyarlı işleri, merkez bu ajana vermektedir. Piriz ayrıca, grevler ve halk arasındaki huzursuzluklarla ilgili hükümet planlan, siyasetin değişmesi ihtimali ve emniyet örgütü içindeki personel atamaları konusunda değerli bilgiler sağlamaktadır."
Bu gizli ilişkilerin nasıl kurulduğunu Bissel Raporu'ndan öğrenelim. Amerika'nın etkisi altına aldığı ülkeler deki ajanların,"hep bir Amerikalı, dahası resmi görevli bir Amerikalıyla İlişki kurduklarını"açıklayan rapora göre, bu ajanların seçiminde,"Birleşik Amerika Doktrini'ne inandırılan ve eğitilen o ülkelerin yurttaşlarından daha fazla yararlanılmalıdır.Böylece, o ülkelerin yurttaşlarının kurduğu örgütler eliyle Gerçekleştirilen olaylara Amerika'nın karıştığı anlaşılamaz."Bissel Raporu'nda, "Başlıca görevimiz" diyor, "müttefik bulmak -hem kışı hem örgüt-onlarla ilişki kurmak, onların aynı ülkeler için çalışmalarını sağlamaktır... Ancak böyle masum programlar bile, ABD hükümeti tarafından değil de resmi olmayan kuruluşlarca (örneğin AID,Amerikan Vakıfları, Eisenhower Vakfı, Ford Vakfı gibi ya da o ülkenin özel girişimcileri ve örgütleriyle/notumuz) yürütüldüğü vakit daha başarılı olur."
Bu yöntem gizli işgal'in başarısıdır....

 YUKARIDAKİ OKUDUKLARIMIZIN IŞIĞINDA ŞU SONUÇLARA VARIYORUM;
Ülkemizin vatanseverleri, eğer varsa bir derin devleti, bunca zamandır! Ülkemizde ki bu gizli işgale karşı karşı önlemler alamıyor ise; Türk milliyetçilerinin arasında ve üst kademelerde bizi bir araya getirmeyen ve sürekli bölünmemize vesile olan kişiler AMERİKAN AJANIDIRLAR VE HAİNDİRLER...
Not: Oltadaki türkiye kitabından alıntılar yaptım durumumuzu daha iyi anlamak için

Selam ve selametle Osman LERMİOĞLU

YORUM EKLE